7. Sınıf Metin Türleri Konu Anlatımı

1. Söyleşi (Sohbet)

Kişisel görüşlerin ve düşüncelerin, okuyucuyla konuşuyormuş gibi samimi bir şekilde yazıldığı yazılardır.

ANA SÜTÜM

Sizler de hatırlıyorsunuz değil mi bir şairimizin Türkçeyi ana sütüne benzettiğini? Ana sütü neyse, dilimizde Türkçe de odur. O kadar leziz, o kadar yararlı…

Sizce ana sütü tadı kaldı mı o güzel Türkçemizde? Bana sorarsanız, o eski tat yok artık damaklarımızda. Güzel Türkçemizi bozmak için çok uğraştık ve nihayetinde de az çok başarılı olduk. Batı’ya özenerek onların dilini, onların sözcüklerini kullanır olduk. Hem de halis muhlis Türkçe karşılığı varken.

Biliyorum, bizdeki bu Batı özentisi devam ettikçe, dilimiz de yok olmaya devam edecek ve bu dil damaklarımızda acımsı bir tat bırakacak. Geç olmadan bir şeyler yapmalı, dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıyız.

2. Hikâye (Öykü)

Yaşanmış ya da yaşanabilir olayların anlatıldığı kısa yazı türüdür.

Ertesi yıl annem, yazın gene İstanbul’a gitti. Biz yalnız kaldık. Hasan’a ahır hala yasaktı. Geceleri yatakta atların ne yaptıklarını tayların büyüyüp büyümediğini bana sorardı. Bir gün birdenbire hastalandı. Kasabaya at gönderildi. Doktor geldi. “Kuşpalazı” dedi. Çiftlikteki köylü kadınlar eve üşüştüler. Birtakım tekir kuşlar getiriyorlar, kesip kardeşimin boynuna sarıyorlardı. Babam yatağın başucundan hiç ayrılmıyordu. Dadaruh çok durgundu. Pervin hüngür hüngür ağlıyordu.
– Niye ağlıyorsun? diye sordum.
– Kardeşin hasta.
– İyi olacak.
– İyi olmayacak.
– Ya ne olacak?
– Kardeşin ölecek! dedi.
– Ölecek mi?
Ben de ağlamaya başladım. O hastalandığından beri Pervin’in yanında yatıyordum. O gece hiç uyuyamadım. Dalar dalmaz
, Hasan’ın hayali gözümün önüne geliyor “İftiracı! İftiracı!” diye karşımda ağlıyordu.”

                                                                                                                                         Kaşağı, Ömer Seyfettin

3. Masal

Hayali karakterlerin yer aldığı olağanüstü olayları, yer ve zaman unsurlarını belirtmeden anlatan bir türdür. Masalların başlıca özellikleri şunlardır:

KÜÇÜK İSTAVRİTİN BÜYÜK MACERASI

Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, denizlerin en orta yerinde, küçük ama meraklı bir istavrit balığı yaşarmış. Denizin dibinde hoplayan zıplayan bu istavrit, istediği zaman arkadaşları ile oyunlar oynar, istediği zaman anne ve babasıyla yüzerek kendisine yiyecek bir şeyler ararmış. Ancak bu istavrit çok ama çok meraklı bir balıkmış.

(…)

4. Fabl

İnsan dışındaki varlıklara, insanlara ait özellikler verilerek onların başından geçen olayların anlatıldığı, sonunda ders verme amacı güden kısa yazılardır. Fablların başlıca özellikleri şunlardır:

ASLAN İLE FARE

Herkes herkese yardım etmeli,

Ben büyük, o küçük dememeli

İki masalım var bunun üstüne,

Başka da bulurum isteyene.

Aslan toprakla oynuyormuş bir gün;

Birde bakmış pençesinde fare,

Aslan, aslan yürekliymiş o gün,

Kıymamış canına, bırakmış yere.

Boşuna gitmemiş bu iyiliği.

Kimin aklına gelir,

Farenin aslana iyilik edeceği?

Etmiş işte, hem de canını kurtarmış.

Günün birinde aslan

Biraz çıkayım derken ormandan,

Düşmüş bir tuzağa,

Ağlar içinde kalmış;

Kükremiş durmuş boşuna;

Bereket fare usta yetişmiş imdada;

Bu iş kükremekle değil,

Kemirmekle olur demiş.

Başlamış incecik dişlerini işletmeye

Gelmiş ipin hakkından kıtır kıtır.

Bir ilmik kopunca ağdan hayır mı kalır?

Sabır, biraz da zaman

Güçten, öfkeden daha yaman.

( La Fontaine )

5. Günlük

Günü gününe, tarih belirtilerek yazılan yazılardır.

                                                                                                                                              17 Nisan Cuma, 1953

Bugün günlerden cuma. Baktım çocuklar uçurtma uçuruyor. Her yıl , ilk yaz aylarında , uçurtmayı gördüm mü , bir üzünç duyarım içimde ağlamaklı olurum. Ben uçurtma uçurmadım ki! Çocukluğumda pek isterdim, o renk renk kâğıtlardan yapılmış uçurtmaların havalanmasına içimi çekerek bakardım. Annem bırakmazdı beni uçurtma uçurmama. Günah mıymış neymiş, öyle bir şey uydurmuştu. (…) Çocukluğum olmadı benim. Çocukluğu olmayanın gençliği de olmaz. Bir şey söyleyeyim mi ben size? İhtiyarlığı da olmuyor böylesinin. Hani güzel bir ihtiyarlık vardır, insan çocukluğunda yaptıklarını, gençliğinde yaptıklarını hatırlar, anlatır da gözlerinin içi parlar, ben kendimde değil, başkalarında gördüm onu. Çocukluğu, gençliği olmamış kişinin yaşlılığında da bir tatsızlık var, yalnız ölümü düşünüyor, ölümden korkuyor, işte o kadar.

                                                                                                                                                           Nurullah Ataç

6. Anı

Yaşanmış olayların, üzerinden belli bir süre geçtikten sonra yazıldığı yazı türüdür.

ASKERLE GÜREŞ

Bir gezisinde, Kolordu binasının kapısında aslan yapılı bir Mehmetçik gördü. Çağırdı ve güler yüzle sordu:
– Sen güreş bilir misin?
Yanındakilerden en kuvvetli görünenlerle Mehmetçiği güreştirdi Genç asker her zaman üstün geliyordu. Çok neşelendi, ayağa fırladı.
Ceketini çıkarıp Mehmet’e ense tuttu.
Haydi, bir de benimle güreş!
Katıksız ve temiz Anadolu çocuğu Ata’sının yüzüne hayranlıkla baktı.
“Atam, dedi. Senin sırtını yedi düvel yere getiremedi bir Mehmet mi bu işi başarır?”
Gözleri doldu ve ağlamamak için gülmeye çalıştı.
( Tahsin ÜZER )

Kaynak: Millet Dergisi, 1946

7. Gezi Yazısı

Gezip görülen yerlerin anlatıldığı yazı türüdür.

TLOS ANTİK KENTİ

Burası Likya krallığının altı büyük kendinden biri ve ayrıca krallığın spor merkezi. İçinde kazı işlemi tamamlanmış bir de stadyum bulunuyor. Ayrıca Tlos, uçan kanatlı at Pegasus ile ünlenen mitolojik kahraman Bellerophontes’in yaşadığı kent olarak da bilinir. Likya bölgesindeki en eski kent olduğu ve kuruluşunun İ.Ö.2000’lerden önceye dayandığı arkeoloji kazıları ile tespit edilmiştir. Kent akropolünün doğal kayası üzerinde oluşturulan mezarlığı, Likya’nın en güzel ev tipi mezarlarındandır.

8. Mektup

Bir şey haber vermek, sormak, istemek veya duyguları bildirmek için yazılan yazılardır.

Kardeşim Kaplan,

Bir yığın can sıkıntısı, üzüntü ve yorucu iş arasında mektubuna cevap veremedim. O bir tarafa, o güzel makalene de vaktinde teşekkür etmek lazımdı. Çünkü hakikaten güzel makaleydi. Artık birinci sınıf bir muharrir olduğuna hiç şüphem yok. Sana çok bağlı olduğum için bundan mesudum. Orhan Seyfi biraderimiz, Raks Manzumesi için yaptığı latif (hoş, ince) tenkitten sonra, bu sefer de senin yazdığına cevap vermiş. Ben okumadım. Yine kafiyeye çatıyormuş. Tabii görüşlerimiz ayrı. Münakaşaya değmez. Hakikat şu ki ben kafiyeye bağlıyım…

                                                                                                                Ahmet Hamdi Tanpınar

9. Biyografi

Herhangi bir alanda üne kavuşmuş kişileri tanıtmak amacıyla yazılan yazılardır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 27 Mart 1889’da Kahire’de doğdu. İlköğrenimine altı yaşındayken Manisa’da başladı. 1903’te İzmir İdadisi’ne girdi. Burada Ömer Seyfettin, Şehabettin Süleyman ile tanıştı. 1905’te annesiyle birlikte Mısır’a gitti. Öğrenimini İskenderiye’deki bir Fransız okulunda tamamladı. II. Meşrutiyet’in ilanından kısa bir süre önce İstanbul’a geldi. 1908’de başladığı İstanbul Hukuk Mektebini bitirmedi. 1909’da Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fer-i Ati topluluğuna katıldı. 1916’da tedavi olmak için gittiği İsviçre’de üç yıl kaldı…

10. Otobiyografi

Kişinin kendi hayatını tanıtmak amacıyla yazdığı yazılardır.

“07 Ocak 1980’de Adana’da doğdum. Üç yaşıma geldiğimde babamın işi gereği Adana’dan İzmir’e taşındık. Hayatımın sekiz yaşına kadar burada babam Tahir Bey ve annem Gülsüm Hanım ile birlikte geçirdim. Sonrasında babamın tayini ile birlikte Malatya’ya taşındık. Birkaç ay sonra kardeşim Bünyamin dünyaya geldi ve böylece sıkıcı yalnızlığım sona erdi. İlköğretimimi burada tamamladıktan sonra, yeni bir tayin ile ben lisedeyken Çanakkale’ye taşındık. Neyse ki Çanakkale ailemin son durak noktası oldu. Ama benim yolculuğum henüz bitmemişti. Doktor olmak için Cerrah Paşa Tıp Fakültesi’ndeki eğitimime başladım…”

11.Tiyatro

Sahnede oynatılmak üzere yazılan yazılardır.

DÜÜT

Çocuk : Düüt!
Anne:  Maşallah bey, oğlumuz büyüyor.
Baba : Tabii canım, kimin oğlu! Kafaya bak kafaya tıpkı ben! (Oğlunun saçını okşar.)
Çocuk : Düüt!
Anne : Hatırlıyor musun nefes almıyor diye korkudan ölmüştün.
Baba : Hatırlamaz mıyım, çok korkutmuştu kerata, aslan oğlum, akıllı oğlum benim.
Çocuk : Düüt!
Anne : Maşallah bey, oğlumuz çok zeki! Başkasının çocuğu olsa şimdi ne bulsa ağzına alırdı. Bizimki öyle mi, amanın da benim akıllı kuzuma!
Çocuk : Düüt! (Anne- baba ellerindekilerle meşgul olurken çocuk kamyonu ağzına alır.)
Anne : Bey?…
Baba : Efendim hanım?
Anne : Sence de bizim oğlan mühendis olur değil mi?
Baba : Ne münasebet canım, bizim oğlan doktor olacak.
Çocuk : Düüt! (Seyirciye bakıp gülümser.)
Anne : Aşk olsun ne var yani mühendis olsa!
Baba: Olur mu öyle şey! Doktor olacak o kadar!

(…)

12. Haber Metni

Toplumu ilgilendiren güncel olay veya durumların, halka duyurulması amacıyla hazırlanan yazı türüdür. Haber metinlerinin başlıca özellikleri şunlardır:

2009’dan bu yana kırılamayan dünya rekoru sonunda kırıldı. Son rekorun üzerinden geçen tam 10 yılın sonunda dünya şampiyonasında yüzme rekoru kırılarak tarihe yeni bir rekor kaydı düşüldü. Kristof Milak, 200 metre kelebek finalinde 1 dakika 50 saniye 73 salise derece alarak dünya rekorunun sahibi oldu. Altın madalya Kristof Milak’a verildi.