1) birden karşılaşmak: ‘Tırmanıp gedikten girer girmez toprak dolu çuvallarla burayı tıkamaya çalışan insanlarla yüz yüze geldi.’ –İ. O. Anar. 2) bir araya gelmek: ‘Bir daha yüz yüze gelmemek için ayrılmışlardı.’ –Ö. Seyfettin.
1) birden karşılaşmak: ‘Tırmanıp gedikten girer girmez toprak dolu çuvallarla burayı tıkamaya çalışan insanlarla yüz yüze geldi.’ –İ. O. Anar. 2) bir araya gelmek: ‘Bir daha yüz yüze gelmemek için ayrılmışlardı.’ –Ö. Seyfettin.