sıkılmak, üzülmek, dertlenmek: ‘Yüreğim boğazıma tıkanmış bir hâlde, bu basit, bu aşağılık konuşmaları dinliyorum.’ –Y. K. Karaosmanoğlu.
sıkılmak, üzülmek, dertlenmek: ‘Yüreğim boğazıma tıkanmış bir hâlde, bu basit, bu aşağılık konuşmaları dinliyorum.’ –Y. K. Karaosmanoğlu.