1) gibi görmek, saymak: ‘Hem de yetişkin, yosma bir kadın beni erkek yerine koymuştu.’ –N. Cumalı. 2) yitirilen, elden çıkan bir şeyin, benzerini veya eşini sağlamak: Kaybolan kitaplarımı yerine koyamadım.
1) gibi görmek, saymak: ‘Hem de yetişkin, yosma bir kadın beni erkek yerine koymuştu.’ –N. Cumalı. 2) yitirilen, elden çıkan bir şeyin, benzerini veya eşini sağlamak: Kaybolan kitaplarımı yerine koyamadım.