1) önemli saymak, saygı göstermek: ‘Etrafını zehirleye zehirleye yaşadıktan sonra hâlâ insanlar ona kendi aralarında bir yer veriyorlardı.’ –M. Yesari. 2) bir olaya yol açmak, imkân tanımak; 3) önemli bir görev vermek; 4) kendi yerini bir başkasına bırakmak: ‘Kadınlara yer vermek alışkanlığı da olmadığından, çok kez ayakta kalır.’ –E. Bener. 5) kullanmak: ‘Orta oyununda dekor gibi donatıma da pek az yer verilmiştir.’ –M. And. 6) söz etmek, değinmek; 7) ağırlık vermek: ‘Bu dönem, daha çok kısa ve vodvil türünde komedyalara yer vermiştir.’ –M. And. 8) konu edinmek.