1) uyumak: ‘Yemek biter bitmez Ali sol elini yastık yaptı, hemen uykuya vardı.’ –Y. Kemal. 2) mec. sükûnet, sessizlik, hareketsizlik içine girmek: ‘Etrafı kapatan dik, sivri dağlar duman ve bulut sarılı kocaman başlarını birbirine dayayarak çoktan uykuya varmışlardı.’ –R. H. Karay.