yakışır, yaraşır görmek, elverişli bulmak: ‘İşte Ahmet Kerim, ilk bakışında Ömer Beyefendi’nin bu eserini yırtıp sepete atmak üzereyken bu ihtimale dayanarak onun gazeteye konulmasını uygun görmüştü.’ –Y. K. Karaosmanoğlu.
yakışır, yaraşır görmek, elverişli bulmak: ‘İşte Ahmet Kerim, ilk bakışında Ömer Beyefendi’nin bu eserini yırtıp sepete atmak üzereyken bu ihtimale dayanarak onun gazeteye konulmasını uygun görmüştü.’ –Y. K. Karaosmanoğlu.