1) hastalık geçmek, bulaşmak: ‘Valinin hızı ve coşkusu, yanındakilere de bulaşıcı bir hastalık gibi sirayet ediyordu.’ –A. Kulin. 2) mec. yayılmak, dağılmak: ‘Bu dedikodular bizim eve bile sirayet etti.’ –A. Gündüz.
1) hastalık geçmek, bulaşmak: ‘Valinin hızı ve coşkusu, yanındakilere de bulaşıcı bir hastalık gibi sirayet ediyordu.’ –A. Kulin. 2) mec. yayılmak, dağılmak: ‘Bu dedikodular bizim eve bile sirayet etti.’ –A. Gündüz.