1) hareketlerini sınırlamak veya önlemler almak: ‘Seniha etrafını bu kadar sıkıya alan bu adamlardan hiç sıkılmıyor mu?’ –Y. K. Karaosmanoğlu. 2) disiplin altına almak: Başkan son zamanlarda işleri sıkıya aldı.
1) hareketlerini sınırlamak veya önlemler almak: ‘Seniha etrafını bu kadar sıkıya alan bu adamlardan hiç sıkılmıyor mu?’ –Y. K. Karaosmanoğlu. 2) disiplin altına almak: Başkan son zamanlarda işleri sıkıya aldı.