1) düşünmediği, ummadığı hâlde karşılaşmak, rastlamak, tesadüf etmek: ‘Fukara bir denizciye rast gelirsen süngerlerimden birkaç tanesini ona ver, gönlünden koparsa.’ –Halikarnas Balıkçısı. 2) düşünmediği veya düşülmediği hâlde payına düşmek: Kumaşın iyisi bana rast geldi. 3) atılan şey hedefi bulmak: Çok ev aradım ama hiçbir yerde rast gelmedi. 4) tesadüf etmek, denk gelmek: ‘Yumrukları ile başına, ne tarafına rast gelirse vurmaya, tekrar vurmaya başladı.’ –Y. K. Karaosmanoğlu.