1) ilişkiyi kesmek, bir işi, alışkanlığı yapmaktan vazgeçmek: ‘Tekaüt olduktan sonra doktorlara inat, oburluğa, nargileye bir nihayet vermemişti.’ –Ö. Seyfettin. 2) bitirmek, tamamlamak, sonuçlandırmak: ‘Bu komediye nihayet vermek, buraya bir daha gelmemek üzere çıkıp gitmek isterdim.’ –H. E. Adıvar.