1) satranç oyununda yenmek: ‘İki kişiyi birden satrançta mat ettim.’ –A. Gündüz. 2) bir tartışma sonunda karşısındakini cevap veremez duruma düşürmek: ‘Başkaları onları mat etmeden onlar kendi çelişkileri ile kendilerini çelmeliyorlardı.’ –H. Taner. 3) kötü duruma düşürmek, bozmak: ‘Başka bir çocuk arabasındaki hafif cümbüşü birdenbire bu araba mat etti.’ –O. C. Kaygılı.