1) bir değer karşılığında sahip olmak: ‘Sen şimdilik buna karşılık diyeceksin ki dün yüze mal ettiğin arsaları bine, bine olanları on binlere sattın.’ –Y. K. Karaosmanoğlu. 2) kendi malı, eseri, buluşu gibi benimsemek veya saymak: ‘Nereden, kimden almış olursak olalım, bin yıldır onu kendimize mal etmişiz, benimsemişiz.’ –N. Ataç. 3) yüklemek, ait olduğunu göstermek: ‘Başkalarından kazandığı iki çocuğu da bu zengin ihtiyara mal ederek mirasa sokacak.’ –H. R. Gürpınar.