1) söyleşmek, konuşmak: ‘Tabii Hayri Efendi’yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti.’ –Y. K. Karaosmanoğlu. 2) uzaktan, dolayısıyla dokunacak söz söyleyip işittirmek: ‘Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı ile laf atıyor.’ –F. R. Atay. 3) sözle sarkıntılık etmek: ‘Seyircilerin alışılmış sululuklarından, laf atmalardan kaçındıklarını söyledi.’ –T. Buğra.