1) güvenlik amacıyla dolaşmak: ‘Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı.’ –Ö. Seyfettin. 2) dolaşmak: ‘İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu.’ –T. Dursun K. 3) mec. kötü durum ve davranışlar çokça olmak: ‘Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor.’ –A. Kabaklı.