1) karaya çarpmak: ‘Loşluklar içinde bana, sandalımız ikide bir karaya vuruyor gibi geliyordu.’ –R. H. Karay. 2) denizdeki bir cisim kendini karaya atmak: ‘Ağzımı, karaya vurmuş bir balık gibi sonuna kadar açıyorum ama soluk alamıyorum.’ –A. Ümit.
1) karaya çarpmak: ‘Loşluklar içinde bana, sandalımız ikide bir karaya vuruyor gibi geliyordu.’ –R. H. Karay. 2) denizdeki bir cisim kendini karaya atmak: ‘Ağzımı, karaya vurmuş bir balık gibi sonuna kadar açıyorum ama soluk alamıyorum.’ –A. Ümit.