iğfal etmek

1) esk. aldatmak, kandırmak, baştan çıkarmak: ‘Bu takdirde hem kendilerini hem de milleti iğfal etmiş olurlar.’ –Atatürk. 2) ırzına geçmek, tecavüz etmek: ‘Bir genç kızı izdivaç vaadiyle iğfal etmiş bir adamın mesuliyetini, vicdan azabını ve nihayet hicabını duyuyordu.’ –Y. K. Karaosmanoğlu.

  • Yazının Bağlantısı: iğfal etmek
  • Tarih: 9 Ocak 2025
  • Yazının Kategorisi:
  • Yazar:
  • Bu yazıyı RSS ile Takip Et
  • Diğer kaynaklarda arayın: iğfal etmek
  • Filtreleme Seçenekleri
    Field not found.
    Ana Menü