1) görmezlikten gelmek, hoş görmek, bağışlamak: ‘Kendi dillerine başka bir dilden en küçük bir şeyin karışmasına göz yumamazlar.’ –N. Uygur. 2) umudunu kesmek, umutsuzluğa düşmek.
1) görmezlikten gelmek, hoş görmek, bağışlamak: ‘Kendi dillerine başka bir dilden en küçük bir şeyin karışmasına göz yumamazlar.’ –N. Uygur. 2) umudunu kesmek, umutsuzluğa düşmek.