1) bir şeyin sahipliğini başkasına geçirmek, satmak: ‘Eskilerden bir kısmını yok pahasına elden çıkarmak gerekecek.’ –H. Taner. 2) yitirmek: ‘Sanki o, kaçırdığım, elden çıkardığım bir fırsattı.’ –N. F. Kısakürek.
1) bir şeyin sahipliğini başkasına geçirmek, satmak: ‘Eskilerden bir kısmını yok pahasına elden çıkarmak gerekecek.’ –H. Taner. 2) yitirmek: ‘Sanki o, kaçırdığım, elden çıkardığım bir fırsattı.’ –N. F. Kısakürek.