1) gereğinden çok olmak, gereğinden çok kaplamak: ‘Dışarıda bulutsuz bir temmuz göğü, öğle güneşinin yakıcı aydınlığıyla dolup taşıyordu.’ –N. Cumalı. 2) çok kalabalık olmak: Millî takımın karşılaşmalarında stadyumlar dolup taşıyor.
1) gereğinden çok olmak, gereğinden çok kaplamak: ‘Dışarıda bulutsuz bir temmuz göğü, öğle güneşinin yakıcı aydınlığıyla dolup taşıyordu.’ –N. Cumalı. 2) çok kalabalık olmak: Millî takımın karşılaşmalarında stadyumlar dolup taşıyor.