yayılmak, kaplamak: ‘Yüreğinde onmaz bir karıncalanma vardı; onmaz bir kıpırtı dal sürüyordu, durmadan filizleniyordu.’ –B. Günel.
yayılmak, kaplamak: ‘Yüreğinde onmaz bir karıncalanma vardı; onmaz bir kıpırtı dal sürüyordu, durmadan filizleniyordu.’ –B. Günel.