1) midesini bulandırmak; 2) mec. bıkkınlık vermek: ‘Gözlerime, kulaklarıma, beş duyuma birden tiksinti, bulantı veren bu manzaraların ortasında niye duruyordum?’ –A. Gündüz.
1) midesini bulandırmak; 2) mec. bıkkınlık vermek: ‘Gözlerime, kulaklarıma, beş duyuma birden tiksinti, bulantı veren bu manzaraların ortasında niye duruyordum?’ –A. Gündüz.