1) düzgün duruma getirmek, düzeltmek: ‘Bir iki yutkunup sesine çekidüzen verdikten sonra şu ninniyi tutturdu.’ –O. C. Kaygılı. 2) belirlenen ölçülere uydurmak.
1) düzgün duruma getirmek, düzeltmek: ‘Bir iki yutkunup sesine çekidüzen verdikten sonra şu ninniyi tutturdu.’ –O. C. Kaygılı. 2) belirlenen ölçülere uydurmak.