çevresinde toplanmak, ortaya almak, kuşatmak: ‘Ön arabanın karşısına geçerler, bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığa vurarak etrafını alırlar.’ –R. H. Karay. ‘Herkes etrafımı sarmış, beni hararetle tebrik ediyorlardı.’ –N. F. Kısakürek.
çevresinde toplanmak, ortaya almak, kuşatmak: ‘Ön arabanın karşısına geçerler, bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığa vurarak etrafını alırlar.’ –R. H. Karay. ‘Herkes etrafımı sarmış, beni hararetle tebrik ediyorlardı.’ –N. F. Kısakürek.