1) ses yükselmek: ‘Camlar çerçeveler parçalanıyor, küfürler ayyuka çıkıyordu.’ –A. Ümit. 2) dedikodu herkesçe duyulmak, yayılmak: ‘Rezalet ayyuka çıktı, bütün İstanbul bundan bahsediyor.’ –N. F. Kısakürek.
1) ses yükselmek: ‘Camlar çerçeveler parçalanıyor, küfürler ayyuka çıkıyordu.’ –A. Ümit. 2) dedikodu herkesçe duyulmak, yayılmak: ‘Rezalet ayyuka çıktı, bütün İstanbul bundan bahsediyor.’ –N. F. Kısakürek.