Yaptığı poğaçalar kaya gibi sert olmuştu.
Küçük kızın denizi andıran gözleri buğulanmıştı.
Kuru bir yaprak gibi savruluyoruz.
Ahmet, tilki gibi kurnaz bir çocuktur.
Babaannemin pamuk gibi yumuşacık elleri vardı.
Bu köy cennet gibi bir yerdi.
Karınca gibi çalışkan olanlar mükâfatını alır.

Benzetmenin dört ögesi vardır:

Ayşe teyzenin zeytin gibi simsiyah gözleri vardı.

Benzeyen: Ayşe teyzenin gözleri
Kendisine Benzetilen: zeytin
Benzetme Yönü: simsiyah
Benzetme Edatı: gibi

Kaya gibi sağlam bir bisiklet almış kardeşine.

Benzeyen: bisiklet
Kendisine Benzetilen: kaya
Benzetme Yönü: sağlamlık
Benzetme Edatı: gibi

Benzetmenin olabilmesi için bu dört unsurun tamamının olmasına gerek yoktur.

Güneş, bu sabah sımsıcak gülümsüyordu bizlere.
Küçük serçenin neşeli şarkıları her sabah beni dinlendirir.
Yağmurun yağmasıyla toprağın sevinci katlandı.
Yaşlı ve yorgun dere artık köyümüzü terk ediyordu.
Aynalar yüzüme dik dik bakmayın.
Bahçedeki tüm çiçekler hasretle yolunu gözlüyordu.
Kediler gece boyunca şarkı söyledi.
Kuşlar şehri selamlıyordu.
Gökyüzü ağlıyordu.

Baykuş “Geceleri nöbet tutmak zor oluyor.” dedi.
Ormanın kralı olmak hiç kolay değil, diyor aslan.
Tilki “Tavuklar benden nasıl korktu öyle.” dedi.
Bugün yeni bir kelime öğrendim, dedi papağan.
Yavaş ve istikrarlı olmak her zaman iyidir, diyen kaplumbağaya bakakaldım.