evvel hesap, sonra kasap
1) alışverişe çıkan bir kimse para durumunu önceden gözden geçirmelidir; 2) insan bir işe girişmeden önce kendi olanaklarını iyi hesaplamalıdır.
evvel yediğim hurmalar, bugün kıçımı tırmalar
aradan bir yıl geçmiş, davranışının karşılığını şimdi görüyor, yaptığının acısı bugün çıkıyor.
evvela can, sonra canan
insanlar bencildir, önce kendilerini, sonra yakınlarını düşünürler.
eyere de gelir semere de
her işe yarar, her türlü işi görebilir.
fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp
yoksulluk utanılacak bir şey değildir, çalışmamak en büyük ayıptır.
fala inanma, falsız kalma
kişinin oyalanmak, yalan da olsa geleceği üzerine bir şeyler dinlemek isteğini hoş karşılamak gerekir.
fare çıktığı deliği bilir
bir kabahate, suça veya gizli işe kalkışan kişi, yakalanacağını anladığında nereye sığınacağını bilir.
fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna (kıçına) kabak bağlamış
1) yapamayacağı kadar ağır bir işi varken başka bir iş daha yüklenmiş; 2) kendisi sığıntı durumundayken yanına bir kişi daha almış.
faydasız baş mezara yaraşır
yaşayan kimse bir işe yaramalıdır, bir işe yaramayan kimsenin ölüden farkı yoktur.
fazla mal göz çıkarmaz
ne kadar ve ne türden mal olursa olsun malın fazlası elden çıkarılmamalıdır çünkü mutlaka bir gün gelir lazım olur.
felek, kimine kavun yedirir kimine kelek
bu dünyada kimi insanlar mutluluk içinde yaşarlar, kimileri de talihsizdirler.
fırsat her vakit ele geçmez
fırsat insanın eline çok seyrek geçtiği için çıkan fırsat iyi değerlendirilmelidir.
fırsat sakal altından geçer
fırsatı yakalayabilmek için uygun zamanı kollamak gerekir.
fukara tavuğu bir yumurtlar
talih, fakire hiç gülmez; aynı sermaye zengine daha çok, fakire daha az gelir getirir.
fukaranın düşkünü, beyaz giyer kış günü
daha önce iyi bir durumda olan kişi bu konumunu kaybettiğinde uygun olmayan, yersiz davranışlarda bulunur.
fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar
talih, fakire hiç gülmez; aynı sermaye zengine daha çok, fakire daha az gelir getirir.
fukaranın tavuğu, zenginin atı kıymetli olur
yoksul geçimini, varlıklı keyfini düşünür.
gafile kelam, nafile kelam
gaflet uykusunda olan kişiye söz kâr etmez.
gailesiz baş, yerin altında
herkesin bir sıkıntısı vardır, bu sıkıntılar ancak ölümle biter.
gammaz olmasa tilki pazarda gezer
yasal olmayan yollardan gizlice çıkar sağlayan kişi, yakayı ele vereceğinden korkmasa bütün bu işleri açıktan yapar.
garibe bir selam bin altın değer
yabancı yerde tek başına kalan kimseye karşı gösterilecek küçük bir ilgi, en büyük iyilik yerine geçer.
garip itin kuyruğu bacağı arasında (götünde, kıçına kısık) gerek (olur)
sığıntı durumunda olan kişi, yabancı bir yerde hiçbir şeye karışmamalı, sessiz, kendi hâlinde yaşamalıdır.
garip kuşun yuvasını Allah yapar
garip ve kimsesiz kişiye Tanrı yardım eder.
gâvurun ekmeğini yiyen gâvurun kılıcını çalar
kişi, inançları ayrı da olsa, hoşlanmasa da geçimini sağlayan kimseye hizmet eder.
geç olsun da güç olmasın
çeşitli engeller yüzünden gerçekleşemeyen işlerde avunmak için söylenen bir söz.
gece gözü, kör gözü
geceleyin iyi iş yapılamaz.
gece işi, körler işi
gece yapılan iş verimli olmaz.
geceler gebedir
her sabah yeni olaylarla karşılaşırız.
geçme namert köprüsünden, ko aparsın su seni
namerde karşı minnet altında kalmaktansa sıkıntıya katlan.
geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler
geçmişte kalan olayların üzerinde durulmasında bir yarar yoktur.
geçti Bor’un pazarı (sür eşeğini Niğde’ye)
artık iş işten geçti.
gel demesi kolay ama git demesi güçtür
bir kimseyi işe almak, bir misafir çağırmak kolaydır ancak bir kimsenin işine son vermek, misafire git demek zordur.
gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme
çağrıldığın yere gitmekten çekinme, gelme denilen yere de gitme, orada sana ilgi göstermezler.
geldik yüze, çıktık düze
kasım ayından sonra gelen yüzüncü günde, 15 şubatta kışın soğuk günleri geride kalır.
geleceği varsa göreceği de var
kötülük yapmaya kalkışacak olursa karşılığını elbette görür.
gelen ağam giden paşam
yönetim kimde olursa olsun benim için fark etmez.
gelen gidene rahmet okutur
beğenmediğimiz bir kişinin yerine öyle birisi gelir ki eskisini aratır.
gelen gideni aratır
beğenmediğimiz bir kişinin yerine öyle birisi gelir ki eskisini aratır.
gelene git denilmez
kendiliğinden gelen bir konuk geri çevrilmez.
gelin altın taht getirmiş, çıkmış kendisi oturmuş
toplum içine giren bir kimsenin kendi kullanacağı eşyasının değerli olup olmaması başkalarını ilgilendirmez.
gelin eşikte, oğlan beşikte
bir eve gelin gelir gelmez bebek hazırlıklarına başlamak gerekir.
gelin girmedik ev olur, ölüm girmedik ev olmaz
her eve gelin girmeyebilir ama ölüm kesinlikle girer.
gelini ata bindirmişler ‘ya nasip’ demiş
kesin sonuç alınmadan hiçbir işe olup bitti gözüyle bakılmaz.
gem almayan atın ölümü yakındır
söz dinlemeyen hırçın kişi, davranışının büyük zararını görür.
gemisini kurtaran kaptan
güç bir duruma düşüldüğünde ne yapıp edip kendisini veya yakın çevresindekileri kurtaranlar için söylenen bir söz.
gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir
insan gençliğinde yaptığı şeylerin çoğunu yaşlandığında yapamaz ve gençliğin ne denli değerli olduğunu o zaman anlar.
gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan
kişi gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir ki ihtiyarlığında çalışamadığı zaman onunla rahat rahat geçinsin.
gençlikte taş taşı, kocalıkta ye aşı
kişi gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir ki ihtiyarlığında çalışamadığı zaman onunla rahat rahat geçinsin.
gezen ayağa taş değer (dolar)
gereksiz yere gezen kişi, kendisine zararı dokunacak şeylerle karşılaşır.
gezen kurt aç kalmaz
geçimini sağlamak için gezip dolaşan, şuraya buraya başvuran kişi aç kalmaz.
giden gelse dedem gelirdi
ölen bir kimse dirilemeyeceği gibi elden çıkan bir şey de bir daha ele geçmez.
gidilmeyen yer senin değildir
gidemediğiniz yerinizin, kullanamadığınız malınızın size bir yararı olmaz.
gidip de gelmemek var, gelip de görmemek (bulmamak) var
uzak bir yere giden kişi dönmeyebilir, dönebilse de ayrılırken bıraktığı yakınlarını bulmayabilir.
gizlide gebe kalan aşikârede doğurur
toplum içinde hiçbir davranış gizli kalmaz.
göğe direk, denize kapak olmaz
hem gereksiz hem de gerçekleştirilmesi hayale bile sığmayan şeylerle uğraşılmamalıdır.
gökten ne yağdı da yer kabul etmedi
büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler.
gökyüzünde düğün var deseler kadınlar merdiven kurmaya kalkar
kadınların düğün ve eğlence için katlanamayacakları fedakârlık yoktur.
göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar
yapılması geciken iyilikler, bekleyenleri sıkıntı içinde bırakır.
gön yufka yerinden delinir
her iş en çürük yerinden patlak verir.
gönlün yazı var, kışı var
insan kimi zaman sevinçli, kimi zaman da üzüntülü olabilir.
gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz
kolay kolay onarılamayacağı için bir kimsenin özellikle de dostlarımızın gönlünü kırmamaya özen göstermeliyiz.
gönül ferman dinlemez
gönül sevdiğinden asla vazgeçmez.
gönül kimi severse güzel odur
güzellik anlayışı kişiden kişiye değişir.
gönül kocamaz
insanlar yaşlansalar da gönüllerindeki sevgi ve istekler tazeliğini yitirmez.
gönül var otluğa, gönül var bokluğa (konar)
iyi ve güzel şeyleri seven yüksek ruhlu insanlar olduğu gibi kötü ve pis şeylerden hoşlanan aşağılık insanlar da vardır.
gönül verme evliye, eve gider unutur
bir kadın, evli bir erkeğe gönlünü kaptırmamalıdır.
gönülden gönle yol vardır
sevgi karşılıklıdır.
gönüller bir olunca samanlık seyran olur
birbirini sevenler için zenginlik önemli değildir.
gönülsüz namaz göğe ağmaz
isteksiz yapılan bir işten hayır gelmez.
gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş
istenmeyerek yapılan işlerden kötü sonuçlar ortaya çıkar.
gördün deli, savul geri!
dengesiz kimselerden uzak durmak gerekir.
gören gözün hakkı vardır
yiyecek veya imrenilecek bir şeyi görene o şeyden vermek gerekir.
görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler?
iyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar.
görmemiş görmüş, güle güle ölmüş
görgüsüz kişi, günün birinde ummadığı bir şeyi elde ederse sevincinden ne yapacağını şaşırır.
görmemişin oğlu olmuş (çekmiş, çükünü koparmış)
görgüsüz kimse ummadığı bir şeyi elde ettiğinde ne yapacağını şaşırır.
göründü Sivas’ın bağları
umutla beklenen sonuç ters yönde gelişti.
görünen dağın (köyün) uzağı olmaz
bir durumun nasıl sonuçlanacağı belli olduktan sonra bu sonuç çok geçmeden gerçekleşir.
görünen köy kılavuz istemez
ne kadar gizlense de gerçekler ortadadır.
götüne güvenen borazancıbaşı
başarabileceğinize eminseniz büyük işlere girişiniz.
göz gördüğünü (ağız yediğini) ister
kişi, her zaman gördüğü, (yemeye) alıştığı güzel şeyleri arzular.
göz görmeyince gönül katlanır
yakınımızda bulunmayanların özlemine, acısına daha kolay dayanabiliriz.
göz görür, gönül ister (çeker)
kişi, görmediği şeyi istemez; görüp beğendiği şeye karşı istek duyar.
göz görür, gönül katlanır
kişi, sevdiği bir kimsenin uzak yere gitmesi durumunda onunla görüşmekten umudunu keser, ayrılığa katlanır.
göz terazi, el mizan
elle tartıp ağırlığı, gözle bakıp hacmi tahmin edebiliriz.
gözden ırak olan gönülden de ırak olur
ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır.
göze yasak olmaz
bir kimseye veya nesneye bakılmasını kimse önleyemez.
gözlüye gizli yoktur
görmesini bilen kişiden hiçbir şey gizlenemez.
gözü göz değil
iyi insan olmadığı bakışından belli oluyor.
gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz
her zaman çıkar peşinde koşan kişi, tehlikelerden uzak kalamaz.
gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz
her şey, kendisinden beklenen görevi yapabilecek niteliklere sahip olmalıdır.
gül dikensiz olmaz
iyi veya güzel olan her şeyin az çok sıkıntı veren bir yanı da bulunur.
gülme komşuna, gelir başına
birinin başına gelen kötü bir durum senin de başına gelebilir.
gülü seven dikenine katlanır
insan sevdiği kimse veya sevdiği iş yüzünden gelecek sıkıntılara katlanır.
gümüş sağ olsun, altın gidekosun
eldeki şey, elde edilmesi güç olan daha değerli bir şeyden üstün tutulmalı.
gün bugün
1) bugün ne yapabilirsen kazancın odur; 2) bugün kim işbaşında, kim itibarda ise onun sözü geçer.
gün doğmadan kimliği söylenmez
bir iş iyice belli olmadan sonucu hakkında yargı yürütülemez, yarın ne gibi durumlar veya olaylar çıkacağını kimse bilmez.
gün doğmadan neler doğar
beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkânı vardır.
gün geçer, kin geçmez
aradan uzun zaman geçse de bir kimsenin başkasına karşı beslediği kin sönmez.
gün güne uymaz
bir günün işleri, durumları, şartları başka bir gününkine uymaz.
gün ola harman ola
bir gün onun da zamanı gelir.
